Bugün öfke ve üzüntünün sağlığımız üzerinde ne kadar olumsuz etkilere yol açtığını belirtelim biraz. Öncelikle hasta olmamak ve hastalıktan kurtulmak için, her şeye çok üzülmemeli, aşırı derecede asabileşmemeli, öfkelenmemeliyiz. Elbette hepimiz bir şeylere kızıp öfkeleniyoruzdur ama önemli olan öfkemizi kontrol edemeyecek duruma geldiğimizde saldırganlaşmamamız. Çünkü saldırgan olan kimse hiddetli olur, kendine ve başkasına zarar verir. Ve bunula hayatımıza stresi sokarız. Stres de yüksek tansiyon, baş ağrıları, kas gerginliği, sindirim sorunları gibi fiziksel yakınmalara; ağlama krizleri, değersizlik duyguları, huzursuzluk ve endişe gibi ruhsal yakınmalara ve boşluk hissi, hayatın anlamını yitirmesi, aşırı kafa karışıklığı gibi manevi sorunlara neden olur.
Hastalıklarımızın temelinde yatan nedenler çoğunlukla beslenme, düzensiz yaşam gibi faktörler olarak bilinse de, aşırı olumsuz duygu ve düşünceler de organları yorarak hastalıklara davetiye çıkarabiliyor. Duygular sadece saklandıkları zihinde değil iç organlarda da önemli hasarlara neden olabiliyor. Hatta en güzel duygulardan biri olan neşenin aşırısı bile kalbi yorabiliyor. Olumsuz duyguların hastalık yaratması, çoğu zaman stres hormonlarını artırarak organları etkileyip işlevlerini kaybetmesine sebep olmasıdır. Kronik hastalıkların temelinde genelde öfke, üzüntü gibi olumsuz duygular yatabiliyor. Aşırı alkol kullanımı, bilinçsiz ilaç kullanımı nasıl karaciğeri tahrip edebiliyorsa aşırı öfke ve kızgınlık gibi duygular da karaciğere zarar verebilmektedir. Aşırı öfke durumlarında mide bulantısı, kramplar, baş ağrıları görülebilmektedir. Örneğin; panik, nefret ve kırgınlık gibi duygular kalbi yorar.
Güzel duyguların organları etkileyerek işleyişine katkıda bulunduğu kötü duyguların da işleyişini negatif yönde etkilediğini hepimiz biliyoruz. Aşırı panik, nefret, kırgınlık, neşe gibi duygular kalp ritmini etkilemektedir. Kaygı ve stres anında kalp ritmi de artar ve vücuda daha fazla kan pompalanmaya başlanır. Neşeli olmak gayet güzeldir ve bu duygu normal şartlarda insana son derece faydalıdır. Kan dolaşımının düzgün olmasını da sağlar; ancak bu duygunun aşırı olması da kalbe zarar vermektedir. Bunun sebebi de stres hormonlarının kanda artmasıdır.
Üzüntü ve keder gibi olumsuz duygular akciğerin işlevlerini olumsuz etkileyebilmektedir. Yaşanan üzüntünün sürekliliği akciğeri etkileyerek göğüste baskı, ağırlık hissedilmesine yol açabilir, hatta depresyona kadar götürebilmektedir. Bunun için depresyona giren kişilere açık hava yürüyüşleri, derin nefes almaları tavsiye edilir. Üzüntülü olduğunuz zamanlarda açık havaya çıkın ve birkaç kez derin derin nefes alın. Bu hem psikolojinizin hem de akciğerlerinizin rahatlamasını sağlayacaktır. Aşırı üzüntü ayrıca bağışıklık sistemini de zayıflatabilmektedir.
Hiç tahmin edermiydiniz ki korkunun böbrek, mide ve bağırsaklarınızı etkileyeceğini? Evet organlara olumsuz etki eden duygulardan biri de korkudur. Aşırı korku, böbrekler üzerinde büzülme etkisi yaratarak işleyişini etkilemektedir. Böbreklerin işleyişindeki bir olumsuzluk ise yine daha fazla korku duygusu olarak geri dönmektedir. Organlardaki zayıflama sonucunda bizde daha çok korku hissederiz. Bir şeyi dert etmek, takıntı yapmak ise en çok mide-bağırsak sistemimizi etkiler. Dalgınlık, aşırı düşünce, zihinsel çalışma, kaygı, endişe gibi duygular da direkt dalağı etkilemektedir.
 Günlük rutin hayatımızda stressiz, kötü duygulara bulaşmadan yaşamak mümkün mü? Tabi ki hayır Ne yapmalıyız peki Sağlıklı beslenip, spor yaparak, kötü duygulardan uzak duracağız. Sağlıklı beslenerek, spor yaparak kendimize iyi baktığımız gibi iyi duygular taşıyarak da sağlığımızı koruyabiliriz. Mümkün olduğunca stresten, korku, endişe gibi duygulardan uzak durarak, bir sorunu takıntı haline getirmeyerek hastalık ve rahatsızlıkları kendimizden uzak tutabiliriz. Hissedilen duyguların aşırılığı ve yoğunluğundan organların olumsuz etkilendiğini, bunun sonucunda oluşan fiziksel işlev bozukluklarının da yine bize olumsuz düşünce olarak geri döndüğünü ve tamamen sağlıksız bir döngü içine girilmiş olacağını unutmamalıyız.