Aralık ayının son haftasından itibaren ülkemizi de etkileyen lodos, karayel/poyraz – kar zincirini yaşamaya başladık. Meteorolojinin sık sık yaptığı uyarılar, büyüklerimizin de yaşanmışlıklarından deneyimlediği bilgileriyle kolları sıvadık, kışa hazırladık kendimizi. Yurdumuzu da etkisine alan soğuk hava dalgasıyla beraber beklenen kar da geldi ve kış sezonunu resmen açmış olduk. “İyi de biz bunu biliyoruz zaten” diyorsunuzdur. Evet ama soğuk havalarda ne yapmalıyız peki?  Biraz bundan konuşalım o zaman…

Kar kış kapıya dayandı dedik, henüz net olmayan meteoroloji uyarıları daha da karın geleceği yönünde. Evet bu çetin kışla birlikte hastalıklar da geliyor. Malum hal böyle olunca herkes ya nasiplendi ya da nasiplenecek…

Gribal enfeksiyonlar, bronşitler, mevsim hastalıkları, mikroplar vs. vs. hemen hemen her evde hastalık baş gösteriyor. Yayılan mikrobun etkisiyle soğuk birleşince hastaneler dolup taşıyor. Bizde böyle durumlarda sağlığımızın bir kez daha kıymetini anlıyoruz. E peki hastalanınca mı aklımız başımıza geliyor, bunun için yatak döşek, halsiz- bitkin kendimizden geçmemiz mi gerekiyor?  

“HASTALANMAMAK İÇİN NE YAPILMALI PEKİ” Bol meyve ve sebze tüketin, bağışıklık sistemini güçlendirin, hastalıklara karşı daha dirençli hale getirin, protein tüketiminizi arttırın ve bol sıvı tüketin ve tabi bunların yanında fiziksel aktivitelerinizi de ihmal etmeyin. Doktorların bu dönemde yapılması gereken en önemli şeyin düzenli bir hayatın yaşanılması gerektiği konusunda uyarılarda bulunduğu birçok bilgi arasında var. Çünkü bu dönemde ani hava hareketleriyle (bir sıcak bir soğuk) vücudun dengesi bozuluyor ve bu uyumu sağlamak için çok çalışıp yoruluyor bu da bağışıklık sistemini zayıflatıyor. Dikkat ettiyseniz en çok mevsim geçişlerinde hastalanırız o da bu yüzden. Kat kat kalın giyinmeyin, terletmeye daha çok sebep olduğu için ve bu da daha hızlı hastalanmaya yol açtığı için uygun kıyafet giyinmeye çalışın. Bunun yerine ince kat kat ama soğuktan koruyucu giysileri giyin. Selamlaşmalarda öpüşmeyin mesela bunun yerine tokalaşmayı tercih edin, çünkü birçok enfeksiyon bu şekilde bulaşıyor. Kapalı mekanlara ve ortamlara, toplu görüşmelere çok girmeyin mesela… Yaşam alanlarınızı bol bol havalandırın, temiz hava dolsun çünkü karanlık, havasız güneş almayan ortamlarda çokça zehirli hava ve mikrop yaşar. Temiz ve hijyenik olun. Ayaklarınızı her zaman sıcak tutun. Su geçirmeyen ayakkabı kullanın. Çünkü onların üşümesi demek; mideniz, bağırsaklarınız, böbrekleriniz, idrar yollarınız, üreme organlarınız, karaciğerinizin de etkilenmesi demek. Başınızı ıslak tutmayın hele o şekilde sakın dışarı çıkmayın yoksa baş ağrısı ve sinüzitle tanışırsınız. Nezle, burun akıntısı ve kulak iltihabı da cabası olur. Kireçlenmelere de zemin hazırlarsınız.

Biz büyüklerin vücut direnci daha fazla diyoruz. Atlatırız diyoruz, aman yatağa düşmeyim aman yatarsam daha çok hastalanırım aman iyiyim diyerek kandırmaya çalışıyoruz kendimizi… Halbuki vücudun atlatıp kendine gelmesi için dinlenmesi gerekmez mi?  Robot mu bu?...  Değil elbet ama kendimizi düşünmediğimizden kaynaklanıyor. Yapmayın!!! İyi bakın kendinize bir tane siz varsınız. Soğuk hasta etmez, mikroplar eder. Bağışıklık sisteminizi güçlendirin, mikroplara karşı korunun. Bu şekilde soğuk havaları hastalanmadan geçirebilirsiniz. Gelgelelim çocuklara: üzerine titreyip, her canları acıdığında bizim daha çok canımızın acıdığı, aman hastalanmasınlar diye kat kat giydirip, dışarı bile çıkarmak istemediğimiz yavrucaklara…! Aslında bunun da yanlış olduğunu biliyorsunuz değil mi? En çok hastayken çocukların dışarı çıkarılması gerekiyor (çıkarılmaması gereken hastalıklar hariç). Soğuk hasta etmez, kalabalık ve havasız ortamlar, yanlış kıyafet tercihi hasta eder. Hastayken en çok temiz havaya ihtiyacı olur insanın. Özellikle grip ve burun tıkanıklığında, çocuğunuzu parka da bahçeye de (tabi ki uygun havalarda) götürebilirsiniz ama doğru kıyafeti giydirerek elbette. Onu ne terletecek ne de üşütecek şekilde olmalı. Kısa bir yürüyüş yapabilirsiniz onunla mesela… Soğuk havalara karşı dirençleri artar ve gelişimlerine katkı sağlar. Evet önlemlerimizi hastalanmadan alıyoruz ki hastalandıktan sonra geç kalmış olmayalım. O ZAMAN SAĞLIKLA KALIN….