Aç olan siz değil duygularınız olabilir. Siz de mutsuz, üzgün ya da tükenmiş hissettiğiniz zamanlarda kendinizi derin dondurucuda bekleyen dondurmayla göz göze gelmiş şekilde buluyor musunuz? Başa çıkmakta zorlandığınız bir sorumluluğun üzerinizde yarattığı stres arttıkça evdeki abur cubur sayısında da bir artış olduğunu gözlemliyor musunuz? Bu aralar öğünleriniz düzenli olduğu halde aniden bastıran tatlı krizlerini anlamlandırmakta zorluk çekiyor musunuz? Bu ve benzeri sorulara cevabınız ‘Evet’se aç olan mideniz değil duygularınız olabilir!
Yemek yemenin sadece açlık hissini bastırmakla ilgili bir olgu olmadığı hepimizin malumu. Yediğimiz yiyecekler midemizi doldurarak açlık hissini bastırmanın ya da metabolizma için gerekli olan besinleri sağlamanın yanı sıra duyularımızı uyararak ve duygularımızı etkileyerek modumuzu ve nasıl hissettiğimizi de belirleme gücüne sahip. Duygusal yeme, açlık hissi olmadan, duygusal durumları bastırmak veya yönetmek amacıyla yiyecek tüketme alışkanlığıdır. Bu, genellikle stres, üzüntü, yalnızlık veya can sıkıntısı gibi durumlarda ortaya çıkar. Stres ile birlikte Kortizol hormonu seviyelerinin yükselmesi, tatlı ve yağlı yiyeceklere olan isteğimizi artırır. Üzüldüğümüzde beyinde mutluluk hormonu olan Serotonin seviyelerinin düşmesi, karbonhidrat tüketimi ile telafi etmeye çalışırız. Günlük rutinimizin olmazsa olmazı olan can Sıkıntısı zaman geçirmek için yiyecek tüketme eğilimini arttırır. Gelelim yalnızlığımıza: yalnızlık, Sosyal bağların eksikliği, yiyeceklerle duygusal bir bağ kurmaya neden olabilir. Duygusal yeme, genellikle aniden ortaya çıkan yeme isteği, belirli yiyeceklere karşı yoğun arzu ve yemekten sonra suçluluk hissi ile kendini gösterir. Fiziksel açlık ise daha yavaş gelişir ve herhangi bir yiyecekle tatmin edilebilir. Kısacası duygusal açlık adından da kolayca anlaşılabileceği gibi kişinin yaşantısı boyunca doyurulamamış olan duygularının yarattığı boşluk hissi olarak tanımlanabilir. Duygusal yeme davranışı ise kişinin sevilme, kabul görme, değerli hissetme, özgüven, sosyalleşme, başarı, onaylanma, bir gruba ait olma gibi temel ihtiyaçlarının karşılanmamış olmasının duygu dünyasında yarattığı boşluğu yiyeceklerle doldurma isteğiyle ortaya çıkar. Duygusal yeme alışkanlıklarında, yiyecekler duygusal boşlukları dolduramaz. Bu yüzden, ne kadar yersek yiyelim, duygusal açlık hissi devam eder. Ayrıca, bu tür yeme alışkanlıkları vücudun doğal açlık ve tokluk sinyallerini bozabilir, bu da fiziksel doygunluk hissini zorlaştırır. Yeme isteğinin duygusal mı yoksa fiziksel mi olduğunu fark etmemiz önemlidir. Yürüyüş yapmak, meditasyon veya bir hobi ile uğraşmak duygusal yemeyi azaltabilir. Bir terapist veya destek grubuyla konuşmak, duygusal yemenin altında yatan nedenleri anlamaya yardımcı olabilir. Duygusal yeme alışkanlıkları, doğru yaklaşımlar ve farkındalık ile yönetilebilir. Önemli olan, duygusal durumları tanımak ve onlarla sağlıklı yollarla başa çıkmaktır. Kalıcı Çözümler. Ruhsal açlık, kişinin duygusal ihtiyaçlarının karşılanmaması sonucunda ortaya çıkar. Bu durum, genellikle stres, kaygı ve üzüntü gibi olumsuz duygulara yol açar. Kişiler bu duygusal boşluğu doldurmak için farklı yöntemlere başvurabilirler. Ruhsal açlık, çeşitli belirtilerle kendini gösterebilir: Sürekli tatminsizlik hissi Yemeğe karşı kontrolsüz istek, Yalnızlık ve depresyon Uyku problemleri, Duygusal dengesizlik…  Kendi duygularınızı tanımak ve kabul etmek önemlidir. Aile ve arkadaşlarla vakit geçirmek, duygusal ihtiyaçları karşılamada önemli bir rol oynar. Dengeli bir diyet ve düzenli fiziksel aktivite, ruhsal dengeyi sağlamada etkilidir. Bir terapist veya danışmanla görüşmek, duygusal sorunların üstesinden gelmede yardımcı olabilir. Sevdiğiniz aktivitelerle meşgul olmak, ruhsal açlığı azaltabilir. Ruhsal açlık, ciddiye alınması gereken bir durumdur. Yukarıda belirtilen yöntemlerle bu duygusal boşluğu doldurmak ve daha tatminkar bir yaşam sürmek mümkündür. Unutmayın, duygusal sağlığınız, genel sağlığınızın önemli bir parçasıdır. Duygusal açlık; kişinin fizyolojik veya sosyal gereksinimi olmadığı halde, yemek yemesine neden olan yeme isteğidir. Yoğun duygusal yaşantılardan, stres ve kaygı uyandıran durumlarından uzaklaşmak, bu gerilimle baş edebilmek için yemeğe yönelinir. Negatif duygulanım gibi pozitif duygulanım da yeme davranışını etkiler. Kutlamalar, buluşmalar, kendini ödüllendirmelerin de yeme ve yemek seçimine etkileri olur. Duygusal yeme durumunda bazen gizlice yeme hissi, yediğini diğer kişilerin bilmemesi isteği ya da karşıdaki kişilere neden çok yediği ile ilgili sürekli bir açıklama yapma ihtiyacı olabiliyor. Kilo oranı yıllar içinde kademe kademe yükselir. Bu süreç bilinç dışıdır, kişi ne kadar uğraşsa da bir türlü kendini kontrol edemeyebilir. Duygusal açlığı ortadan kaldırmak için bilinçsiz diyet yapılmaması gerekir. Kişide gerçekten metabolik bir hastalık yoksa dengeli ve sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanana kadar beslenme ve yaşam tarzı değiştirilmeli, mutlaka uzman yardımı alınmalıdır.