Değer, bizim varoluşumuzda bir yargıdır. Ölçersin biçersin, fayda veya zararına bakarsın, kararını verirsin. Sonra bu tüm ölçülebilen şeyleri geriye atar, içinde oluşan yargıya “değer” dersin. Ya da değersizleştirirsin… Değer yargılarımız hepimize göre değişkendir. Kişiye göre değişen, somut olduğunca da soyut bir kavramdır. Değer bilmek deyimi de “değerli olanın ayrımında olmak, kişileri önemsemek, onları saygıyla anıp” gibi somut verilerle tanımlanabilir. Bu bağlamda değer bilmek, başta insana, onu sonsuzlaştıran emek ürünlerine değer vererek sevgiyle bakanlara özgü, yüce bir duygudur, biçtiğin değerdir. Toplumda bu erdemi ancak kendini bilgiyle donatanlar gösteriyor. Bilginin bir değer olmadığı toplumlarda ise en büyük sorun, iyinin yerini kötünün alması değil midir zaten? 

İnsan neye değer veriyorsa, kendi değerini de belirlemiş olur diyoruz çoğu zaman. Çünkü Değer, kabule dayanır. O kavram; yargılamanın sonucunda doğar. Erdemin dayandığı da kıymet ve değerdir. Uğruna bedel ödenebilendir. Mantık ekseninde ise “doğru ve yanlış” üzerinden biçilir. Ahlak ekseninde, “iyi ve kötü” kutupları arasında oluşur. Estetik ekseninde ise değeri, “güzel ve çirkin” ayırtı belirler. Matematikte bir simgenin karşılık geldiği niceliğin ifadesidir. Bir değişkenin, bilinmeyenin sayı ile anlatımıdır. Günlük duygu dilimiz de ise, karşımızdakinin duygularını, düşüncelerini, kaygılarını önemsemektir. Onun ne hissettiğini önemsemek, ona özel zaman ayırmak, onu anlamaya çalışmak, onu incitmemeye çalışmaktır.

Peki değer verirken neye dikkat ediyoruz. Değer yargısı, toplumun kanaat çıktısıdır bence. Yöneltildiği şeyi abat da eder berbat ta… Ve evet kendine biçtiğin değer, karşındakinin sana vereceği değerin üst limiti olmalıdır her zaman. Çünkü değersize değer verirsen, değerliye yazık edersin. Neye değer verdiğine dikkat et. Değer verdiğin seni değersizleştirebilir. Bir insana değer vermek, özen göstermek onun kıymetini bilmek de bir kültür olabilir ama sen buna önce kendinden başlamalısın.  Başkalarının sana çiçek getirmesini beklemeden önce, kendi bahçeni kendin yarat. Ve kendi ruhunu kendin süsle. Göreceksin ki dayanıklısın, kuvvetlisin ve sen çok değerlisin. Bir insanın en büyük hatası, başkalarına gereğinden fazla değer vermek değil; kendine hak ettiğinden daha az değer vermektir. İnsanoğlunun değeri bir kesirle ifade edilecek olursa; payı gerçek kişiliğini gösterir, paydası da kendisini ne zannettiğini. Payda büyüdükçe kesrin değeri küçülür.

Değerler toplumu, sürdürülebilirdir de ilişkiler toplumu; çıkar ilişkileri bozulana dek ayakta kalacaktır maalesef. Tarihi, değerler toplumu dinamikleri şekillendirmiştir. İlişkiler toplumu ise menfaat üretilmediği noktada çökmeye mahkumdur. Bundan dolayıdır ki: kim sana ne kadar değer veriyorsa sende ona o kadar değer ver. Ayna görevi gör. Velhasıl kelam Çiçek bile yağmurun verdiği değer kadar büyüyebilir... kendi yağmurun ol.