Kimimizin yalnızlığı benimsemesi, zaman zaman kendini dinlemesi, dinlenmesi gibi yalnız kalma eğilimi, anlayış isteyen bir yaşam dinginliğidir. Yorgunluğu gidermek, dinlenmek, karara varmak için iyice düşünmek durumları yaşamın doğal gereksinimleridir. Çünkü hepimizin kendisiyle baş başa kaldığı zamanlara ihtiyacı var. Kendini bulduğu ya da bulmaya çalıştığı o zaman diliminde öz benliğiyle kendi mahkemesini kurduğu, terazisinde kendini tarttığı o süre zarfında muhakkak ki kendine ve hayatına en doğru şeklini vermek için pazarlığını kendisiyle yaptığı. Kalabalıkların içinde bulunurken birden kendimizi yapayalnız hissettiğimiz zamanlar olmuştur. Bazen o andan uzaklaşıp bir an önce kendini ait hissettiğin yerde bulmak istiyorsun. Kendinle baş başa kaldığın o huzurlu yere… Çocukken birçoğumuz evin balkonundan dünyaya bakmıştır. Gökyüzünün o kocaman derinliğinde, Dünya büyük, çok büyük kendimizin ne kadar küçük olduğunu hissetmişizdir. Yine de korkmadan gözlerini diktiğin dünyanın da ne kadar yalnız olduğunu görmüşsündür. Dünya yalnız dönüp durur kendi ekseninde tıpkı hepimiz gibi... Yalnız olma duygusunu oldum olası hep severim, bu bazen beni üzse bile. Sinsice kalabalıklarda bile içime sızardı kendi dünyamda sessiz kalma isteği... O susardı, içindeki sesin çokluğuna karşın, ben onun suskunluğunun içini dinlediğinden kaynaklandığını bilirdim. Ne çok dinliyor dünya bizi, derdim. Ne çok susuyor. Ne yalnız ne mağrur, kimseye bir şey demeden dönüyor, dönüyor ve yine dönüyor… Yalnızlık duygusu hep en saf gerçek gibi gelmiştir bana. Hem varsın çokların arasında onlardan birisin. Hem teksin, bir tek sensin. Bu nasıl bir varoluş ikilemidir ve nasıl hassas bir dengede oluşmuştur. Ürpertisi buradadır yalnızlık durumunun. Ve biz insanların en büyük korkularından biri yalnız tek başına vedalaşmaktır hayatla. Tek olarak gelinen bu hayattan tek olarak gittiğimiz bu kadar gerçekken, nedense yalnız yaşlanmaktan ölmekten korkarız. Ya da bazılarının saplantısı olur hayat; bırakmak, ayrılmak istemez, onun hiç öbür adaya bileti yokmuş gibi, demir atmış gibi durur hayatın geçici limanlarına. Komiktir. Ve bence hayli de hüzünlüdür bu durumlar. Yalnızlığa kaçıştır hafiften belki de hayatın içindeki hayat... Yalnızlığın garip döngüsü vardır. Çok yüzlüdür yalnızlık. Çok köşeli çok sürprizli, çok bilinmez bir denklemdir. Bir eşiti vardır elbette, bulan var mıdır bilemem ama zordur ve çetindir. İçine düşersen ki hep beklenmedik ani gelmeler ve ani gitmelerle oluşur. Korkarsın önceleri. Sonra hafiften sindirimli alışmalar gelir peşinden. Sonrası soluk alma yalnızlığın içinde, sonrası yine ürperme sonrası kabullenme sonrası suskunlukla kendi ekseninde dönüp durma… Suskunluğa kavuşma zamanla ve dinlemeyi öğrenme, önce içini sonra senden dışını, ötelere ulaşma tıpkı dönen ve döndükçe farkındalığı yaşayan Mevleviler gibi, Mevlana gibi, tüm gezegenler gibi, Dünya gibi. Yalnızlıktan ürkmeye hiç gerek yok. Dinlemeyi bilmek gerek. Ne söylüyor bize ve oluşumumuza kulak kabartmak gerek. Ayna gibidir yalnızlık, ne verirsen fazlası ile yansımasını alırsın. Sakince susmak ve bu değişmez gerçek aynasına huzurla bakmak lazım. Tüm evren niye sessiz diye düşünüp dururum. Niye her şeyin olduğu bu sonsuz uzayda niye hiç ses çıkmaz. Sonsuzca suskun, ötesi sessiz döner durur bu gezegenler. Çünkü dinliyorlar! Yalnızlıklarının ve ‘Bir’ olduklarının farkında oluşumlarını dinliyorlar. Tıpkı bizim gözlerimizi kapatıp ruhumuzu dinlediğimiz gibi….
Kimilerine göre sağlık ve mutluluk ortamı olsa da kimilerine göre de yaşam karanlığıdır.  Bunlar yaşamın akışına ve koşullarına uygun yürütülmektedir. Ve tabi kimimize göre yalnızlık olağan yaşam içinde katlanılması güç bir boşluktur. Kimilerinin yalnızlığı sevmesi de kişiye özel bir anlayış ve yaşam biçimidir. Anlayış, hoşgörü, dayanışma, özverinin önemi, yakınlığın tadı ve yararı da birçoğumuza göre göz ardı edilemez, yadsınamaz. Yalnızlık, düşünme, araştırma, çalışma ve dinlenme durumudur ama bir anlamda da yaşam karanlığıdır. Sevdiğini, yakınlarını yitirenlerin yalnızlığı katlanılması güç, hatta katlanılmaz bir boşluktur. Yalnızlık, insan yaşamının biraz da çelişkisidir. Kendini dinlemek, düşünmek, dinlenmek ve güç toplamak için yalnız kalma durumları dışındaki yalnızlık toplum dışında kalmaktır.