Beşinci kuşak temsilcisi Bekir Tezçakar'ın büyük dedesinin 1875'te İstanbul'a gelmesiyle başlayan serüven, yaklaşık 150 yıldır hem Kapalıçarşı'nın ruhunu yansıtıyor hem de samimi sohbetlerin durağı oluyor.

Küçük işletmeyi yaşatan Tezçakar, aile büyüklerinden devraldığı mirasla günümüze kadar gelen kahve kültürünü, çarşının atmosferi ile hikayesini  anlattı.

Bekir Tezçakar, kahve dükkanının dedeleri dönemindeki isminin farklı olduğunu, babası Ethem Tezçakar'a 1950'lilerde işletmenin miras kaldığını söyledi.

Çocukluğunda fırsat buldukça Kapalıçarşı'ya babasının yanına geldiğini anlatan Tezçakar, okulu bitirip mühendis olmasına rağmen buradan vazgeçmediğini belirtti.

Tezçakar, babasının kahveciyi devraldıktan sonra bu mekanı 60 yıl çalıştırdığını, 2000'li yıllarda onun ismiyle "Ethem Tezçakar Kahveci" adını kullanmaya başladıklarını kaydetti.

Kahve ile başlayan serüvenlerine zamanla çayın da eklendiğini belirten Tezçakar, "Kahve yalnızca bir içecek değil, aynı zamanda dostluk, paylaşım ve aile bağlarına hizmet eden bir gelenek oldu." dedi.

İstanbul'da kahve ve aile bağlarının birleştiği bu tarihi mekanda geçmişten geleceğe uzanan bu geleneği yaşatmayı ve Türk kahvesinin zengin kültürünü paylaşmayı amaç edindiklerini kaydeden Tezçakar, "Evlilik müessesinin temelini oluştururken (kız isterken), dostlarınızla buluştuğunuzda ve en ağır misafirinize kahve ikram edersiniz. Çünkü kahve, çaydan daha önemli, daha değerli, daha kıymetli ve özenle sunulan bir ikramdır." diye konuştu.

Tezçakar, Türk kültüründe önemli bir yere sahip olan kahveyi zamanla daha kurallı ve sistematik bir hale getirmek için çalıştığını ifade ederek, "Osmanlı döneminde ilk kahvehaneler toplumun sorunlarını konuşmak ve bilgi alışverişinde bulunmak için toplandığı yerlerdi. Günümüzde de kahve kültürünü bu anlamda yeniden canlandırmak için çaba sarf ediyoruz." diye konuştu.

Bu tarihi mekandaki iki sütunun arası ve kubbenin altında çalıştığını vurgulayan Tezçakar, "Kendilerini görmesem de dedemin dedesinin, dedemin babasının, dedemin, babamın, akrabalarımın, dostlarının ve misafirlerinin burada oturup kalktıklarını biliyorum. Ben burada bulunduğum an, bunları yaşıyorum." ifadesini kullandı.

Tezçakar, sözlerine şöyle devam etti:

"Biz burada kahvenin yanında sunulan demleme tarçın ve suyun geleneksel sunumunu ön plana çıkararak bu geleneği yaşatıyoruz. Yanında tatlı, lokum, kurabiye alabilirsiniz ama o kahve için değildir, bir ikramdır. Çok fazla bilinmiyor ama kabuk tarçından, porselen bir demlikte buharda demliyoruz ve kahveden sonra ikram ediyoruz. Bu bizim bir özelimiz. Tek dileğim, bu geleneğin tekrar aynı şekilde gündeme gelip bizim kültürümüz üzerinden genele yayılmasıdır."

Ethem Tezçakar Kahveci olarak Osmanlı döneminden başlayıp bugüne geldiklerini anlatan Tezçakar, "Ben, Tezçakar ailesinin bir temsilcisi, toplumun öğrettiği gelenekleri sahiplenen ve değerleri yaşatmak isteyen, kendi milli değerleriyle, kültürüyle, inancıyla ve en önemlisi dostlarıyla bir arada olunması gerektiğine inanan toplumun bir ferdiyim, Kapalıçarşılıyım." şeklinde konuştu.

Kaynak: AA